1 Eylül 2014 Pazartesi

SAVAŞ DİLİNİ KULLANAN PKK İÇİN ÇÖZÜM: KURAN’IN BARIŞ DİLİ



İçinde bulunduğumuz yüzyılda, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in bildirdiği ahir zamanın en büyük alametlerinden biri gerçekleşmekte, dünya herc-ü merc içinde felaketlere sürüklenmektedir. Ülke yöneticileri kendi halklarını katletme emirleri vermekte, devletler her gün nükleer füze tehditleriyle uyanmakta, terörist eylemler birbirini ardına gerçekleşmekte, nereden ve ne zaman geleceği belli olmayan hain saldırılar insanları dehşete sürüklemektedir. Müslüman ülkelerin cadde ve sokaklarında genç askerlerin, annelerin, bebeklerin cesetleri yatmakta ancak tüm dünya olan biteni bir kenardan izlemekle yetinmektedir. Dünyayı bu vahşete sürükleyen vebanın adı komünizmdir. Ülkemizde de komünizmin en güçlü kolunu PKK isimli terör örgütü oluşturmaktadır.

 PKK’nın Güneydoğu’daki halkımız üzerinde uyguladığı baskıyı ve taktikleri etkisiz hale getirebilmenin yolu nedir?

 PKK terörüne karşı devletimizin uygulaması gereken politikalar nasıl olmalıdır?

Bir yılı aşkın süredir şehit haberi gelmemesi, bölgede daha huzurlu bir ortamın tesis edilme imkânının oluşması tüm insanlarımız tarafından sevinçle karşılanmaktadır. Ancak son dönemlerde gerek Güneydoğu’da gerekse başta İstanbul olmak üzere bazı illerde PKK ve uzantıları tarafından tırmandırılan şiddete karşı milli bir teyakkuz gerektiği açıktır. PKK’nın “çözüm süreci” olarak adlandırılan bu dönemi barış süreci olarak görmediği aksine daha güçlenmek için bir süreliğine geri çekilme süreci olarak değerlendirdiği anlaşılmaktadır. Bu süreç boyunca kimlik kontrolü yapmak, yol kesmek, adam kaçırmak, şantiye yakmak gibi eylemlerine devam eden PKK, devletimizin şefkatli ve sabırlı tutumunu yanlış anlamakta, bu sabrı suistimal etmektedir. Mevcut durum karşısında çözüm olarak, yapılması gerekenleri şu şekilde özetleyebiliriz:

PKK’nın Savaş Diline Karşı Devletimiz Kendini Korumalıdır

1. Güneydoğu’yu Türkiye’den ayırmak ve bölgede bağımsız komünist Kürdistan kurmak hedefinde olan PKK terörü milli bir meseledir. Cumhuriyet tarihinin en büyük komünist kalkışması ile karşı karşıya olduğumuz görülmektedir. Milli meselelerin çözümü, siyasi hedeflerin üstünde yer alır. Milletimiz vatanın korunmasının siyasi tartışma konusu yapılmasını istemez. Tüm partilerin ülkemizin birliği ve bütünlüğü için ortak hareket ettiğini görmek ister. Dolayısıyla bu milli meselenin çözümüne yönelik atılacak adımların, hükümet ve muhalefetin bir araya gelerek, Sayın Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının da katılımıyla yapılacak bir toplantıyla belirlenmesi gerekir. Bu toplantı milletimizin bu mücadelede yekvücut olduğunun gösterilmesi açısından da önemlidir.

2. Güneydoğu’nun Türkiye’den koparılması halen birçok Amerikan ve Avrupa düşünce kuruluşlarında konuşulan, yeni sınırlar yeni haritalar üzerinden hesapları yapılan bir plandır. Söz konusu çevreler bu planı hayata geçirmek için PKK’yı son derece elverişli bir örgüt olarak görmektedir. Bu sebeple de örgüte dış destek devam etmekte, örgüt sözde özgürlük savaşçısı olarak lanse edilmekte ve BM terör listesinden çıkarılması için çalışmalar yürütülmektedir. Devletimizin de bu olumsuz propagandalara karşı uluslararası toplantılarda haklı olduğunu açıklaması ve bölünmenin hem Türkiye hem de diğer ülkelere bir kazanç getirmeyeceğini ifade etmesi gerekir.

Gençlerimize Milli Şuur Verilmelidir

1. Devletimizin gençleri milli şuur konusunda mutlaka eğitmesi şarttır. Bu konuda devletimizin acil olarak adım atması gerekir. Çünkü gençliğin büyük kısmında dava ruhu ve bilinci gelişmiş değildir. Gençlerimizin bir kısmının Güneydoğu’daki olaylardan ve yaşananlardan haberleri dahi yoktur. PKK’lılar hem siyasi eğitim alırlar hem de politik bilgilendirmeye tabi tuturlar. Bu eğitimden geçen gençlerin en büyük ideali Güneydoğu’da büyük bir Kürdistan kurma hayalidir. PKK’lıların dışındaki gençlerin büyük bir bölümü ise evlilik hazırlıkları yapmakta veya zengin olmanın hayallerini kurmaktadır. Kuşkusuz bu hayallerin bir sakıncası yoktur ancak burada vurgulanmak istenen gençlerimizin bu hayalleri kurarken milli şuura yönelik bir ideallerinin olmamasıdır.

2. PKK’nın ve diğer sol radikal örgütlerin gençlere yönelik fikri telkini aralıksız devam etmektedir. Buna karşılık gençliğimizin büyük kısmı siyasi olarak bilinçsiz yetişmektedir. Gençlerin birliğin ve bütünlüğün önemini kavrayan, büyük Türkiye idealine sahip, Türk İslam coğrafyasının sorunlarından haberdar ve bu sorunlara çözüm üretebilecek şuura sahip olması ancak eğitimle mümkündür. Bu nedenle tekrar ve özellikle üzerinde durulması gereken konu devletimizin, müfredata “milli şuur” dersi ekleyerek bilinçli gençler yetiştirmesidir. Aksi takdirde, milli şuuru zayıf gençler yetişmeye devam edecek, PKK ve diğer illegal örgütler de bu zaaftan faydalanacaklardır.

3. PKK’nın bir diğer avantajı da geçmiş yıllardan izi kalan “devletin soğuk yüzü” imajının tam olarak düzeltilememiş olmasıdır. Örgüt bölge halkına suni de olsa bir sevgi sunmaktadır. Onların gerçek koruyucusu olduklarını vaat etmektedirler. Bazı yetkililerin ve siyasilerin halka üstten bakan, sevgisiz, merhametsiz, anlayışsız tavırları da PKK’nın bu anlatımlarını güçlendirmektedir. Bölgede görev yapan tüm görevlilerin ve siyasilerin içten, güler yüzlü, mütevazı, sıcak kanlı, halden anlayan, insaniyetli olması, onlara verdikleri değeri daha iyi göstererek, onlarla kaynaşması PKK’ya vurulacak en önemli darbelerden biridir. Kürt kardeşlerimizin sahibi Marksist Leninist dinsiz Allah’sız PKK değil, adil, sevecen, şefkatli, güçlü devletimizdir.

PKK’ya Karşı Kuran’ın Barış Diliyle Mücadele Edilmelidir

PKK Marksist, Leninist, Stalinist bir örgüttür. Elemanlarına bu ideolojinin eğitimini vermekte, silah kullanmayı öğretmeden önce komünizmi öğretmektedir. Gençlerin dağa çıkışını fikri propaganda ile sağlamaktadır. Bu felsefi propaganda ve eğitim, terörün ve örgütün can damarıdır. Ne var ki Türkiye’nin on yıllardır devam eden terörle mücadelesinde, mücadelenin en önemli safhası göz ardı edilmiş, terörü besleyen fikri zemini ortadan kaldırmaya yönelik bir eğitim ve ilmi faaliyet neredeyse hiç yapılmamıştır.

1. PKK’nın dağda verdiği eğitimlerine karşılık, bizim gençliğimizin de mutlaka politik, siyasi eğitimden geçirilmesi şarttır. Vatan, millet sevgisi pekişmiş, bölünmeye karşı kararlı, Darwinizm ve materyalizmin yanlışlığını bilen ve bunu anlatabilen, komünist tehlikeden haberdar, komünizme nasıl cevap verileceğini bilen, PKK’nın Stalinist teorisini yerle bir edecek donanıma sahip, bölünmeye karşı her türlü bilgiyle donatılmış, siyasi-politik kültürü yüksek, manevi duyguları güçlü gençler olarak yetiştirilmeleri lazımdır.

2. Yanlış da olsa ideali ve ülküsü olan bir yapılanmaya karşı kalıplaşmış siyasi söylemlerin ve demagojinin hiçbir etkisi olmaz. Siyasi adımlarla yol alındığı sanılsa da, gerçekte hiçbir ilerleme olmaz. İlerleme ve değişim olmasının tek yolu karşıdaki gücün fikri yapısının değişmesi, zihinsel bir dönüşüm yaşamasıyla mümkündür. Beyni değişmedikten sonra örgüt ne silah bırakır, ne eve döner. Eve dönse dahi bunu bir taktik olarak yapar, bıraktığını iddia ettiği silaha da ulaşması an meselesi olur. Zihin değişimi ise ancak eğitimle olur. Eğitimle kişinin inancının çürüklüğünü net olarak görmesinin sağlanması, zihnindeki putların kırılması ve yerine doğru bilginin konulması gereklidir.

3. PKK başta olmak üzere Marksist Leninist Stalinist tüm örgütlerin sözde bilimsel dayanağı Darwinizm’dir. Okullarda gençlere “kör tesadüflerin ürünü” oldukları safsatası, “tarihin evrimi” aldatmacası okutulmaktadır. Okulda alınan, “atalarınız hayvanlardan türedi, ilkel komünal toplumlar vardı, daha sonra bu toplumlar evrimleştiler ve bugünkü hallerine ulaştılar” eğitiminin üzerine komünist ideolojiyi bina etmek çok kolaydır. Örgütler gençlere yaklaştıklarında “tarihin sözde evrimi içerisinde devrimin yeri olduğunu” anlattıkları zaman, gençlerin bu aldatmacaya verebilecek hiçbir cevapları yoktur. Çünkü okullarda verilen eğitim de bu aldatmacayı desteklemektedir. Gençlerin büyük kısmı bu yapılarla herhangi bir tartışmaya girebilecek, iddialara cevap verebilecek, anlatılanların geçersizliğini ortaya koyacak bilgi birikimine sahip değildir. Bu sebeple, okullarda Darwinizm ve materyalizm, hatta komünizm, faşizm ve tüm akımlar öğretilmeli, ancak bununla birlikte mutlaka cevapları da gençlere anlatılmalıdır. Devletimiz tek yanlı Darwinist materyalist eğitime son vermelidir. Ancak o zaman komünizmin her türlü propagandasına karşı gençler donanımlı olur. 

4. Gençlerin eğitimi sadece Güneydoğu için değil tüm bölgeler için aciliyetlidir. Sosyal medyada gençlerin bir kısmının kullandığı sevgiden uzak, öfkeli, nefret dolu, kavgacı, yüzeysel üslup önemli bir tehlikeye işaret etmektedir. Bu işareti görmezden gelmek, milli bir felakete zemin hazırlamak olur. Bir ülkenin temel ihtiyacı manevi kalkınmadır. Ekonomik kalkınma, yol, baraj, sanayi tesislerinin inşası, manevi inşayla birleşmezse o ülkenin güçlü olması mümkün değildir.

5.  Bu durumu ortadan kaldırmak gelenekselleşmiş din ve ahlak dersleri ile sağlanamaz. Gençlerin ihtiyacı olan fıkıh öğretimi, itikadi meselelerdeki detaylar veya İslam tarihi değildir. Elbette gençlerin bu bilgilere de sahip olması gerekir. Ancak öncelikli olan tahkiki (gerçek, samimi) imandır. Tahkiki imana vesile olacak en etkili yöntem ise iman hakikatlerinin anlatılmasıdır. Flu, zihin karışıklığına sebep olan, hayatın akışıyla uyumsuz, ağır, içe kapalı bir üslup değil, somut delile dayalı, canlı, samimi, akılcı, gerçekçi bir üslup kullanılmalıdır.

6. Güneydoğu’da böyle bir eğitim hem devlet eliyle hem de STK’ların desteğiyle sağlanabilir. Hiçbir vakıf ve camiayı ayırt etmeden, tüm imkanları bu eğitim için seferber etmek gereklidir. Türkiye’nin bölünmesi tehlikesi söz konusuyken, gruplar, vakıflar, camialar, partiler arasındaki fikir ayrılıklarının bir önemi yoktur. Tüm bu ayrılıkları bir kenara koyup, bölünmeye karşı ortak tavır alınmalıdır. Her bir grup kendi gücü oranında ilmi çalışma yapmalı, Devletimiz de tüm bu çalışmaların önünü açmalıdır.

7. Bölge halkına özgürlük vaad eden PKK, bunu yaparken bağnazların hurafelerini kendi lehine kullanmaktadır. Kadını yarım varlık olarak gören, modernliğe ve gençlerin neşesine karşı, cahil, acımasız, gaddar, adalet ve hakkaniyet duygusu olmayan bağnazlık PKK’ya uygun bir zemin oluşturmaktadır. Dikkat edilirse PKK ve uzantıları sık sık “kadınları özgürleştireceklerini”, “gençlere değer verdiklerini” vurgulamaktadır. Oysa gerçek kadın özgürlüğü, eşitlik ve adalet ancak Kuran ahlakının tam uygulanmasıyla sağlanır. PKK’nın elinden bu kozu almak da bağnazlığa karşı Kuran ahlakının yayılmasını sağlamakla mümkündür.

8. Güneydoğu’da PKK’nın kullandığı hemşerilik zihniyetine karşı, İslam ahlakının anlatılması gereklidir.  Çünkü İslam dininin kişide uyandırdığı etki PKK’nın komünist düşüncesinden çok daha yüksektir. Güneydoğu halkımız zaten çok dindar olduğu için İslam dininin anlatılmasından çok büyük bir başarı elde edilir.                              

PKK Terörü, İttihad-ı İslam ve Mehdiyetin Gölgesi Altında Yok Olmaya Mahkumdur

Komünist sistem dünya çapında güçlü bir ideoloji olabilir. Ancak bu sahte ve batıl ideolojiyi, Hakka olan kuvvetli inanç ile fikren yerle bir etmek çok kolaydır. Çünkü her düşünce sistemi, her felsefe ve her inanç mutlaka Yüce Rabbimiz’in kontrolündedir ve Allah’ın “Ol” emri ile yıkılır gider. Ancak Yüce Allah, ülkemizi bir kan gölüne çevirmek isteyen terör örgütü PKK’nın, şiddet yanlısı komünist ideolojisinin yıkılışına Müslümanları vesile kılmak istemektedir. Bunun için Müslümanlar:

• Allah’a derin imanla bağlanmalı,

• İslam Birliği’ni sağlamalı, İslam dünyasındaki bölünmüşlüğe son vermeli,

• Dünya çapında, Darwinist-materyalist ideolojiyi fikren ortadan kaldıracak anti-Darwinist bilimsel çalışma yapmalı,

• Batıl ideolojilere karşı birlik olmalı,

• Kuran’da emredilen sevgi, barış, kardeşlik ve huzur sistemini yerleşik kılmalıdırlar.

Müslümanlar ülkemizde olduğu gibi dünyada da devam eden şiddet ve savaşları Kuran’ın ilim kılıcı ile yok edecek olan değerli zatın, Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhuru, için hep birlikte dua etmelidirler.

Şu unutulmamalıdır ki, yeryüzündeki karışıklıkların, fitnelerin, belaların en büyük sebebi Müslümanların birlik olmaması ve Kuran ahlakının yaşanmamasıdır. Bu nedenle İslam Birliği ve Mehdiyet dışında PKK’nın savaş ve şiddet cereyanını durduracak bir çözüm yoktur. Kuran’a dayalı bir inanç sistemi olmadığı müddetçe uygulanan her yöntem mağlup olmaya mahkumdur.  

Müslümanların imanlı, azimli, cesur, Allah’a güvenen, şevkli ve sevgi dolu olmaları ve her zaman için birlik içinde hareket etmeleri sonucunda güç ve kudretin sahibi Allah elbette ki, batılı yerle bir edecek ve İslam ahlakını yeryüzünde yerleşik kılacaktır:

Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va’detmiştir:

Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ‘güç ve iktidar sahibi’ kıldıysa, onları da yeryüzünde ‘güç ve iktidar sahibi’ kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi, 55) 

PKK Niçin Savaştan ve Şiddetten Yana?

• PKK’nın ideolojisi Darwinizm’e dayanır. Darwinizm’in temel mantığı ise şiddettir. Bunun bilinmesi önemlidir, çünkü vahşetin, katliamların, terörün,
nefretin, çatışmaların sebebini bu ideoloji oluşturmaktadır. 

• Darwinistler için insan, hayvanla eş değerdir. Bir Darwinist için hayvan ne kadarlık bir değere sahipse, insana da o kadar değer ve önem verilmelidir. Bir başka deyişle bir Darwinist için insanın “hiçbir önemi ve değeri yoktur”. 

• İşte Darwinizmin bu temel mantıksızlığı saldırı, isyan ve cinayetlere zemin hazırlar. Sosyal Darwinistler, doğada var olduğuna inandıkları çatışmanın toplumlar ve halklar arasında da olması gerektiğine, ancak bu şekilde seçilmiş ve ayrıcalıklı türler ve nesiller yetişeceğine inanmışlardır. 

• 20. yüzyılda ortaya çıkan faşist ve komünist diktatörlükler, sosyal Darwinizm’in bu yanlış mantığını toplumlara olduğu gibi uygulamışlardır. Faşist ve komünist diktatörlerin her biri, toplum içinde bir eleme sistemi uygularken Darwin’in fikirlerini esas aldıklarını açıkça ifade etmişlerdir. PKK da Darwinizm’in bu fikirlerini esas aldığı için savaş yanlısı bir tutum içindedir. 

Kürt kardeşlerimiz yıllarca çok büyük acılar çektiler. Artık acıların sarılacağı, Güneydoğu’nun Paris gibi, Londra gibi olacağı günlerdeyiz. Türkiye’nin hep birlikte büyüyeceği, İttihad-ı İslam’ın kurulacağı dönemdeyiz. Yıllarca iddia edilen Ergenekon Terör Örgütü’nün inanılmaz zulümlerine maruz kalan kardeşlerimize, şimdi de Marksist Leninist Stalinist, baskıcı, dayatmacı, gaddar, acımasız PKK tırnaklarını geçirmiş durumda. Kardeşlerimiz bir beladan kurtulmuşken, onları yeni bir belanın içine atmak çok büyük vicdansızlık olur. Ne Devletimiz ne milletimiz böyle bir vicdansızlığa göz yummaz.